Anadolu UNV'si İletişim Bilimleri Fakültesi, Panaromik Görünümü...

Anadolu UNV'si İletişim Bilimleri Fakültesi, Panaromik Görünümü...

14 Ocak 2011 Cuma

Kültürel Bir Köprü 'LÜLETAŞI'

     
     Kültürel Bir Köprü 'LÜLETAŞI' projesi Anadolu Üniversitesi, İletişim Bilimleri Fakültesi, İletişim Bölümü, Proje Geliştirme dersi kapsamında, Yar. Doç. Dr. Figen Ünal danışmanlığında,  ben Mustafa YENİCE ve arkadaşlarım Ender AKGÜN, Seda UÇTU ve Yücel EKİNCİ tarafından bahar döneminde hayata geçirilecektir. 'Lületaşı' projesi  Eskişehir Odunpazarı Belediyesinin  geçen sene ilkini düzenlemiş olduğu 'Uluslararası Odunpazarı Kültür ve Sanat  Festivali' kapsamında Odunpazarı Belediyesi'nin büyük katkılarıyla Nisan sonu Mayıs başı gibi hayata geçirilecektir. 


    
Beyazaltın olarak da bilinen LÜLETAŞI, magnezyum ve silisyum esaslı ana kaya parçalarının yerin muhtelif derinliklerindeki başkalaşım katmanları içinde, hidrotermal etkilerle hidratlaşması sonucunda oluşmuş kayaçtır. İşlenmesi oldukça kolay olan 'lületaşı' beyaz renkli, gözenekli bir mineral olup yeraltındaki geniş damarlar içinde serpilmiş çakıl kümeleri halinde bulunur. Ticari olarak işlenebilir Lületaşı yataklarının nerede ise tamamı Eskişehir'de bulunur. Emici özelliği olması dolayısıyla, ağızlık ve pipo yapımında birinci sınıf malzeme sayılmaktadır aynı zamanda pek çok sanayi dalında iyi bir emici, filtre, yalıtım ve dolgu malzemesi olarak kullanılmaktadır. Cumhuriyer döneminde yetişen ve babadan oğula geçen ustalar sayesinde günümüzde hala varlığını sürdüren lületaşı işlemeciliğinin örneklerinden bazıları aşağıda görülmektedir.




     Dokusu süngerimsi olan lületaşının, filtre gibi bulunduğu ortamı temizleme özelliği vardır. Süs eşyasının yanı sıra pipo yapımında da kullanılır. Pipo yapımında kullanılmasının ana nedeni nikotini emme özelliğinden kaynaklanmaktadır. Bu özelliğinden dolayı tütün içmek için en iyi materyal olarak görülmektedir 'Lületaşı'.





         Bu Madenin 'LÜLETAŞI' Olarak Anılmasının Serüveni:

Eskişehir'de beşbin yıldır deniz köpüğüyle hayaller demleniyor. Uygur Türkçesi'nden günümüze ulaşan biçimiyle 'Taloy Köfigi' yani 'Deniz köpüğü' adı, birçok yabancı dile bu anlamıyla çevrilmiş ve yaygın olarak 'Meerschaum' olarak anılır hale gelmiştir. Bilim dünyasındaysa, mürekkepbalığının 'sepio' kemiğine benzetilmesi sebebiyle, yine denizden gelen ilhamla 'sepiolit' olarak adlandırılır. Deniz köpüğünün lületaşı adıyla benimsenmesi, Osmanlı toplumunun tütünle tanıştığı 1600’lü yıllara rastlar.  Kolay işlenebilirlik, yüksek emicilik ve hafiflik gibi nadide özellikleriyle 'çubuk' denilen zamane kil lülelerin yerini almış ve ilk pipoların işlenmesinde kullanılmaya başlanmıştır. Işığı adeta içine hapseden bu değerli taş, bir yandan dünyanın en iyi pipo malzemesi olarak nam salarken, diğer yandan keyif içindeki zihinlerde 'Lüle' ile özdeşleşerek 'Lületaşı' adını alır.
Bir Yeniçeri Keyfiydi:

Yüzlerce yıllık 'lületaşı işlemeciliği'mizin tarihi serüveni, günümüzde sahip olduğumuz çoğu yeraltı cevherinin hazin işletmecilik hikayeleri ile neredeyse özdeştir. Osmanlı tarihinin baş aktörlerinden olan yeniçeriler 1863 yılında Viyana kapılarına dayandıklarında kuşatmadan umduğunu bulamasa da, muharip faaliyetlerden arta kalan zamanlarda tüttürdükleri lületaşı çubukları sayesinde, farkında olmadan hayli yüksek hacimli uluslararası lületaşı pipo sektörünün doğmasına sebep olurlar. Çok kısa zamanda talebi karşılamak üzere, lületaşının tam kapasiteyle ham olarak ihracatına başlanmıştır. İhraç edilmeden önce, çırpma, saykal, kaba alımı, arış, perdah, tandırlama, ıslak aba, ovma, yağlı aba, parlatma, tasnif ve kutulama(sandıklama) işlemlerinden geçirilmek üzere bir çok atölye kurulur. Avrupa'dan gelen ham taş talebin ulaştığı boyut Eskişehir'den başlayarak İznik, İstanbul, Sofya, Belgrad, Budapeşte üzerinden Viyana'ya uzanan 'Lületaşı Yolu'nun oluşmasını sağlamıştır.


Deniz Köpüğünün(Lületaşı) Yolculuğu:


Lületaşı sanatçısının eline aldığı her bir taş bambaşka bir hikâye, bir öncekinden farklı bir mücadeleyi anlatır. Kendini uysalca ustasının eline teslim etmiş olsa da, fazladan bir bıçak dokunuşu ile beyaz altına işlenen tüm emek uçup gidebilir. Ustalığın temel sırrı ustanın elinde yetişmekte saklıdır. Pipo dışında, satranç takımı, büst, rölyef, bilezik, kolye, küpe ve benzeri aksesuarlarda da zarafetini sergileme imkânı bulur. Sanatçılar, özgün olarak biçimlendirdikleri yaklaşık elli çeşit bıçak ve benzeri alet çeşidiyle lületaşı üzerinde her türlü bezeme hünerini şekillendirebilirler. Taşın en az fireyle değerlendirilmesi için doğal biçimine ve cinsine en uygun model seçilir. Bedenine kavuşan lületaşı dolaylı ısıtmayla uzun sürede kurutulur ve en küçük kusuru gösterecek mükemmellikte çok ince zımparalanır. Beyazlatılmış ve yeteri kadar ısıtılmış balmumuna batırılarak cilalandıktan sonra yüzeyden itibaren sıcak balmumu emdirilmiş lületaşı eserler ovularak parlatılır. Sonunda ışık ve gölgenin, üzerinde en cilveli oyunlarını oynadığı lületaşı, tüm görkemi ve benzersiz fildişi görünümüyle kendine yaşam ortağı bulmaya hazırdır. 

Balmumu Kaplama İşlemi
Kurutma İşlemi








Çoban ile LÜLETAŞI'nın Hikayesi

Pipoları kadar meşhur bir de efsanesi vardır lületaşının. Bu nadide taşı ilk bulan ve bu taşın yeraltı yolunu ilk ortaya çıkaranın bir köstebek olduğu söylenir. Bir gün genç bir çoban, Karatepe yöresindeki köylere gider. Yorgun düşünce oturup azığını çıkarır ve yemeğini yemeye başlar. O anda, bir köstebeğin beyaz beyaz taşları delikten dışarı çıkardığını görür. Çoban taşlardan birini çakısıyla yontmak için elini alır. Ama ilk çakı darbesiyle taş birdenbire ay parçası gibi güzel bir kıza dönüşüverir. Dile gelen güzel kız “Ey ademoğlu! Bana nasıl kıyarsın!” diye kızarak köstebeğin açtığı delikten içeri girip gözden kaybolur. Büyülenen genç çoban, kızın peşisıra deliğe dalar. Günler geçer ama çobandan bir daha haber alınamaz. Köylüler onu yerin yedi kat altında bir daracık kuyuda elinde sımsıkı tuttuğu bembeyaz taşlarıyla bulurlar. O günden beri her lületaşı parçasında, çobanın ölümüne sürüklendiği sevdanın izlerini görürmüş köylüler. Lületaşını işleyenler, yedi kat yerin dibinden deniz köpüğünü çıkaran köstebeği sanatlarının öncüsü ve piri olarak kabul ederler.
 Çinlilerin Taklit Edemediği Tek Ürün 'LÜLETAŞI'
Sadece Eskişehir'de çıkarılan kıymetli bir maden olan lületaşı, çıkaracak madenci olmadığı için ekonomiye kazandırılamıyor. Lületaşı ve Diğer Değerli Taşlar İşletme Kooperatifi Başkanı Muharrem Yılmaz, sadece Eskişehir'de çıkarılan lületaşının toprağın 380 metre altında bulunan değerli bir maden olduğunu belirtti. ''Beyaz altın'' diye tabir edilen lületaşının değerinin bilinmediğini ifade eden Yılmaz, şunları söyledi:
''Altın bile dünyanın her yerinde varken lületaşı bir tek Eskişehir'de bulunuyor. Ancak bu değerli madeni çıkaracak madenci bulamıyoruz. İlkel şartlarda kuyulara iniliyor, o nedenle bu işi herkes yapmıyor. Bu işi yapanlar ya yaşlandılar ya da köyden kente göç edince bu işi bıraktılar. Eskiden hammade çıkaran bini aşkın madenci vardı, bu sayı azaldı.'' 
Lületaşının yurtdışından çok rağbet gördüğünü özellikle pipo yapımı konusunda tercih edilen bir hammadde olduğunu kaydeden Yılmaz, ''Yurtdışından çok isteyen var. ABD, Avrupa ülkeleri hatta Çin'e bile tanıtım amaçlı gidiyoruz. Çinliler hammadde olmadığı için bir tek buna el atamadılar. Çin'in taklit edemediği tek ürün bu. Maden olsa taklit edecekler ama ellerinde hammadde yok'' diye konuştu.

Lületaşının hammadde olarak yurtdışına çıkarılmasının yasak olduğunu belirten Yılmaz, şunları kaydetti:
''Bu, madenin değerini daha da artırıyor. Biz sadece işlediğimiz ürünleri ihraç edebiliyoruz. Ancak, lületaşının yeraltından çıkarılmasına ilişkin yaşanan sıkıntı nedeniyle son dönemde ihracatta da sıkıntı yaşıyoruz. 10 yıl önce 5 milyon dolar olan ihracat hacmi, 500 bin dolara düştü.''
Hammaddenin yeraltından çıkarılışı azalınca, işlenen taş miktarının da azaldığına dikkati çeken Yılmaz, şu bilgileri verdi:
''8 ay önce kooperatif kurduk. Üreticileri bir araya toplayıp madeni çıkarıp, işleyip yurtdışına pazarlayacağız. Kooperatif olarak lületaşını markalaştırıp, altının üzerindeki gibi damga vurup üretimi çoğaltmak istiyoruz. Hamdaddenin çıkarılmasını sağlayacağız. Lületaşının büyük bir pazarı var.'' 


Dünyada LÜLETAŞI Üretimi

Bugün aralarında ABD, Avusturya, Hollanda, Belçika ve Almanya'nın bulunduğu birçok ülkeye yılda en az 1-1.5 milyon dolarlık lületaşı ihracı gerçekleşiyor. Türkiye dışında Yunanistan, İspanya, Rusya, Fransa, Fas, ABD, Madagaskar ve Kenya'da da lületaşı ve benzeri minerallerin üretimi yapılıyor. Dünyanın beyazlık, hafiflik ve verimlilik yönünden en kaliteli sepiyolit mineraliyse Eskişehir'dedir. Bu sebeple deniz köpüğü ya da lületaşı adı kullanıldığında, anlatılmak istenen mutlaka ‘Eskişehir taşı’dır. Eskişehir'den geçen fay hatlarının ve buna bağlı kaplıca oluşumlarının bu bölgedeki taşın kalitesini artırdığı düşünülüyor. Eskişehir civarında Nemli, Yakaboyu ve Karatepe bölgeleri başta olmak üzere yerin 380 metreye kadar muhtelif derinliklerinden lületaşı çıkarılıyor.


Kültürel Bir Köprü 'LÜLETAŞI' Yerel Basında Yer Almaya Başladı...


Anadolu Üniversitesi, İletişim Bilimleri Fakültesi, İletişim Bölümü öğrencileri, Lületaşı El Sanatları Derneği ve Odunpazarı Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği Kültürel bir köprü ‘lületaşı’ projesi  14-15 Mayıs tarihlerinde, Atlıhan El Sanatları Çarşısı’nda gerçekleştirilecek.  İki günlük atölye çalışmasıyla lületaşı ustaları ile Erasmus programıyla Eskişehir’e öğrenim görmeye gelen yabancı uyruklu öğrenciler bir araya gelecek.



          ÖĞRENCİ KATKISI
      Anadolu Üniversitesi, İletişim Bilimleri Fakültesi, İletişim Bölümü öğretim üyelerinden Yar. Doç. Dr. Figen Ünal danışmanlığında İletişim Bölümü öğrencileri Mustafa Yenice, Yücel Ekinci, Seda Uçtu, Sibel Kurtuldu, Ender Akgün ve Mert Barulday tarafından düzenlenecek olan “Kültürel Bir Köprü LÜLETAŞI” projesinin lületaşı oymacılığının uluslar arası alanda tanıtılmasını amaçladığı belirtildi.
        ATÖLYE ÇALIŞMASI
      Konu hakkında bilgi veren Lületaşı El Sanatları Derneği Başkanı Ramazan Bağlan, “Proje sayesinde belirlenen 6 lületaşı sanatçısı Eskişehir’e öğrenim görmeye gelen 30 Erasmus öğrencisine iki gün boyunca devam edecek olan atölye çalışmasıyla lületaşı oymacılığı uygulamalı olarak öğretecektir. Böylece lületaşı sanatının kültürel aktarımı sağlanmış olacaktır. Atölye çalışması küçük bir müzik dinletisi eşliğinde Odunpazarı Belediyesi tarafından hazırlanan hediye paketleri, teşekkür ve katılım belgeleri, Odunpazarı Belediyesi Başkanı Burhan Sakallı tarafından katılımcı Erasmus öğrencilerine, lületaşı ustalarına ve çevirmenlere dağıtılacaktır. Bu proje kapsamında 23-27 Mayıs tarihleri arasında beş gün süreyle Anadolu Üniversitesi, İletişim Bilimleri Fakültesinde bir sergi organize edilecektir. Bu sergide iki günlük atöyle çalışmasında yapılacak olan eserler ve bu iki günlük etkinliğin fotoğrafları sergilenecektir” dedi. ( http://www.anadolugazetesi.net/v2/?p=7182 )

 Dewamı Gelecek...


3 yorum:

  1. sen ve senin gibi çalışkan arkadaşlar sahiplensin bence,böylece bu değerlerimizi gelecek kuşaklara bırakabiliriz..

    YanıtlaSil
  2. Gelecek Kuşaklara Okuma Alışkanlığını ve Araştırmacı Kişilikleri Kazandırabilirsek Şayet Bu ve Bunun Gibi Unutulmaya Yüz Tutmuş Sanatlarımız Var Olmaya Dewam Edecektir :)

    YanıtlaSil
  3. koyada toptan hediyelik eşya ve imalatı ile uğraşıyorum.yaptırmak istediğim modeller var.bağlantı kurabilir miyiz?hakan demir(oğuz hediyelik)

    YanıtlaSil